
Fosil yakıtlardan temiz enerjiye giden yol, minerallerle döşenmiştir. Bakır, lityum, nikel ve kobalt artık niş kaynaklar değil; güneş panellerinin, rüzgâr türbinlerinin ve elektrikli araçların yapı taşlarıdır. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), bu minerallere olan talebin 2050’ye kadar altı kat artabileceğini ve piyasa değerinin 400 milyar doları aşabileceğini öngörüyor. Bu rakam, 2020’de çıkarılan tüm kömürün değerini bile geride bırakıyor.
Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için dünyanın üç milyar tondan fazla geçiş mineraline ihtiyacı olacak. Ancak hedefler net olsa da yol oldukça karmaşık.
Temiz enerji patlaması bu kaynaklar olmadan gerçekleşemez, fakat çıkarım ve işleme süreçleri ağır riskler barındırıyor:
Üstelik arz istikrarsızdır. Yükselen fiyatlar, jeopolitik gerilimler ve piyasa müdahaleleri belirsizliği artırmakta, hükümetleri hassas bölgelerde madenciliği genişletmeye zorlamaktadır. Bu dengesizlik devam ederse enerji dönüşümü daha yavaş, daha pahalı ve daha eşitsiz hale gelebilir.
Mesele yalnızca yeterli miktarda mineral sağlamak değil, bunu sorumlu şekilde yapmaktır. Gerçekten adil bir geçiş; sorumlu tedarik, malzeme verimliliği, geri dönüşüm ve ikameyi bir araya getirmelidir. Bu da şu anlama geliyor:
Mineral yönetişimi yalnızca maden sahalarıyla sınırlı olmamalıdır. Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek, uluslararası işbirliği, şeffaf piyasalar ve daha adil ticaret sistemleri gerektirir. Hesap verebilirlik; çıkarımdan işlenmeye, son kullanıma kadar tüm değer zincirine entegre edilmelidir.
Burada blok zinciri ve ürün pasaportları gibi dijital araçlar oyunun kurallarını değiştirebilir. Bu sayede tüketiciler, yatırımcılar ve düzenleyiciler malzemeleri izleyebilir ve bilinçli tercihler yapabilir. Şeffaflık güven inşa eder; güven ise dirençli tedarik zincirleri yaratmanın tek yoludur.
Hem aciliyeti hem de riskleri gören Birleşmiş Milletler, kritik enerji dönüşüm minerallerini sürdürülebilir kalkınma için değerlendirmeyi amaçlayan yeni bir girişim başlattı. UNEP ve diğer BM ajanslarının öncülük ettiği bu girişim, tedarik zincirlerinde güvenilirlik, dayanıklılık ve adil fayda paylaşımı sağlamayı hedefliyor.
Mesaj net: Temiz enerji dönüşümü, fosil yakıt çağının adaletsizliklerini tekrar ederse başarılı olamaz. Kritik mineraller yalnızca yenilenebilir teknolojileri beslemekle kalmamalı; aynı zamanda daha adil ekonomiler, daha sağlıklı topluluklar ve sürdürülebilir ekosistemler yaratmalıdır.